Kavga
Türk futbolunun içindeki kavga, gerçek bir karmaşayı da beraberinde getiriyor. Bu satırlarda, “O haklı, bu haklı” bataklığına girmek istemiyorum. Çünkü asıl büyük sorun, bu kavganın bu hale gelmesinde futbolu yönetenlerin payı.
Bugün dünya üzerinde her ülke liginin bir marka değeri, bir algısı var. Premier Lig dediğimizde doğru futbol yönetimi, müthiş yayın gelirleri akla geliyor. İtalya Ligi denince taktik bilginin zirvesi, Almanya Ligi denince hızlı, presli bir futbol anlayışı geliyor akıllara. Peki ya Türk futbolu?
Tabii ki takımlarımız tanınıyor. Artık 80’lerde değiliz. Futbolseverler, internet sayesinde izlemedikleri ligler hakkında kolayca bilgi sahibi olabiliyorlar. Mesela bir İspanyol futbolsever olarak düşünün kendinizi. Ligimizle ilgili olarak son birkaç ayda duyup okuduklarınız:
Bir kulüp başkanı, maç sonrası FIFA kokartlı bir hakeme yumruk attı.
Bir kulüp, sezon başından bu yana sürdüğünü düşündükleri kasıtlı hakem hatalarını protesto ederek bir maçta sahadan çekildi.
Suudi Arabistan’da oynanması gereken Süper Kupa maçı, iki kulübün ve Suudi yetkililerinin anlaşmazlığı nedeniyle oynanamadı.
Ülkenin önemli iki kulübünün maçında, sahaya atılmadık yabancı madde kalmadı. Birinci maddede bahsettiğimiz hakem, maçı durdurmadı. Karşılaşmanın sonunda sahaya taraftarlar atladı. Meydan kavgası çıktı. İş, koridorlara taşındı.
Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birisi, “Ligden çekilebiliriz” mesajı verdi.Bunların dışında ülke içinde taraflı medya mensuplarının yarattığı kargaşayı yazmıyorum. Onu İspanyol futbolsever göremez. Ya da kulüp yöneticilerinin ve hatta kulüp sosyal medya hesaplarının yaptıklarını yazmıyorum bile.
Kısacası Türk futbolu, kendi marka değerini düşürürken Türkiye Futbol Federasyonu, saçma sapan kararlar alıp birçok şeyi görmezden geliyor. İnsanın aklına şu soru geliyor:
TFF’yi yönetenler gerçekten bu durumu anlamayacak kadar iş bilmez mi? Yoksa bunun altında kulüpleri yabancılara ucuza pazarlama ya da buna benzer bir niyet mi var? Kavgaya dalarken arkadaki hesabı görmek lazım.